Dolmabahçe Sarayı Müzesi

Sarayın bulunduğu yer XVII. yüzyıla kadar bir koydur. Osmanlı donanması sefere gideceği zaman bu koyda toplanırdı. Bu koy sonradan doldurulmuş ve zamanla sultana ait bir has bahçe haline gelmiştir. Buraya bu sebeple “dolmabahçe” denilmiştir.

Bu bahçede sultanlar Beşiktaş sahiline kadar uzanan yalılar yaptırmıştır. Sonunda II. Mahmud burayı sürekli olarak kullanmayı düşünmüş ve yapılar elden geçirilmiştir. Böylece o zamana kadar bir yalı ve köşkler bileşkesi olan bu yapı “Beşiktaş Sahilsarayı” ya da “Dolmabahçe Sarayı” olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Babası gibi bu sarayda ikameti düşünen I. Abdülmecid ise yapının tamamen kâgir yapılmasını emretmiş ve başlayan inşaat tamamlandıktan sonra saray 07 Haziran 1856’da açılmıştır. Yeni yapının mimarları baba-oğul Karabet ve Nikogos Balyan, iç süslemesinin sahibi ise Fransız Ch. Séchan’dır.

Saray dönem dönem Osmanlı padişahlarına ev sahipliği yaparken, 1924’te “milli saraylar” statüsüne alınmış ve uzun süre cumhurbaşkanının yazlık çalışma ve devlet konuklarını ağırlama mekânı olmuştur. Atatürk 1938’de hayata burada göz yummuştur. 1984’e kadar sayılan amaçlarla kullanılan saray, bu tarihten beri müze-saray olarak hizmet vermektedir.

Kaynaklar:

• Metin Sözen, DİA, c. 9, 503-507.
• http://www.millisaraylar.gov.tr/portalmain/palaces.aspx?SarayId=10