Çift Geyik Karaca

1917

Çift Geyik Karaca

Zaman Tüneli

1919
Çift Geyik Karaca
Karaca'nın Bandırma'daki ilk atölyesi
1939
Çift Geyik Karaca
İlk faturalardan bir örnek
1949
Çift Geyik Karaca
Hayrettin Karaca dönemine ait bir fatura
1949
Çift Geyik Karaca
Soyadı Kanunu sonrasında değişen faturalar
1967
Çift Geyik Karaca
50. Yıl için hazırlanan ilanlar
1967
Çift Geyik Karaca
Gazete ilanı
1967
Çift Geyik Karaca
Ürün takdim ilanı
1967
Çift Geyik Karaca
Macy Mağaza zincirinden Karaca Triko'ya takdirname
1992
Çift Geyik Karaca
75. Yıl için hazırlanan ilanlar

Hoca İsmail oğlu Karacabeyli Halil, babasının ölümünden sonra annesiyle birlikte askerliğini yapmış olduğu Bandırma’ya yerleşti. 1917 yılında bir borç karşılığında aldığı çorap makinesiyle de Türk örme sektörünün lokomotifi ve duayeni bir markanın temellerini atmış oldu. Çift Geyik Karaca Giyim ve Sanayi Ticaret Ltd. Şti. tarafından özenle biriktirilen ve saklanan 1920’li yıllara ait faturalar, senetler, sigorta evrakı gibi arşiv belgelerine göre, müessesenin ilk “tesis tarihi 1918”di. Bu mütevazı atölyenin sahibi bu tarihten itibaren çevresinde ve resmi kayıtlarda Karacabeyli Hocazade Çorapçı Halil olarak tanındı. Çorapçı Halil’den çevre duyarlılığı nedeniyle “Erozyon Dede” olarak bilinen Hayrettin Karaca’ya ve bugünlere uzanan tarih zinciri önemli bir ticaret geleneğini içermektedir. İşgal öncesi nüfusu henüz 60 bin civarı olan Bandırma’da bir çorap atölyesiyle işe başlayan Halil Bey esir olmuş bir şehirde ayakta durmaya ve işlerini büyütmeye çalışıyordu. Oğlu Hayretin Karaca’nın “Cumhuriyet yeni kurulmuş daha; Bandırma’yı Yunan yakmış, yıkmış gitmiş… Ülke yoksul” olarak tarif ettiği bu günlerde önce çorap makinelerinin sayısı artırıldı. Makine bulmanın zorlukları ortadayken, 1924’te mevcutlara fanila ve örgü makineleri de eklendi. 1922 yılında doğan Hayrettin Karaca’nın ilk çocukluk günlerinde üretime katkı sağlayanların sayısı, çoğu aile efradından oluşan on beş kişiydi. Halil Bey ilerleyen zaman içinde mahallesindeki hanımların evlerine birer makine vererek, imalatını Bandırma halkıyla birlikte geliştirdi. İmalathanenin en genç işçisi de 6,5 yaşından itibaren atölyede bilfiil çalışan ve işçilerle birlikte haftalık kuyruğuna giren Hayrettin Karaca’ydı.

1929 yılına gelindiğinde bu gelişimin bir sonucu olarak “Hocazade Halil” o yıla ait Türkiye Salnamesi’ndeki Bandırma bölümünde dört tiftik fabrikasından biri olarak kayıtlara geçti. 1930’da sayıları yüze ulaşan çalışanlarıyla adı bu kez trikotaj işi yapan bir firma olarak Milli Sanayi Kataloğu’nda yer aldı. 1932 ise Hocazade Halil, Bandırma’da keten (lin) ihracatı yapan tek firma konumundaydı. 

1930’lardan itibaren hem ailenin hem de işletmenin bir ayağı İstanbul’da oldu. Oğulları Hayrettin ilköğretime İstanbul’da başladı, daha sonra da Feyz-i Ati (Boğaziçi) Lisesi’nden mezun oldu. Babasının, Edebiyat Fakültesi’nde tarih okumak isteyen genç Hayrettin’le ilgili beklentileri ve planları farklıydı. Hayrettin Bey 1940 sonrasında önceleri yazları gittiği Bandırma’daki işlerin başına geçmişti, zira artık Halil Bey’in İstanbul’daki işlerinin hacmi Bandırma’yı aşmıştı. 1935’te, daha önce ‘Alamet-i Farika’ kanununa göre tescil edilen ismin ardından “Çift Geyik” logosunu da tescil ettirdi. 1934’te de Halil Bey, memleketi Karacabey’e izafeten Karaca soy ismini kabul etti. 1938 senesi ticaret yıllığında adı artık “Halil Karaca” olarak görülüyordu. Yıllıktaki bilgilere göre Karaca, Bandırma’da trikotaj işi yapan tek firmaydı ve Süleyman Bey Caddesi’nde faaliyet göstermekteydi. Üretimin ve prestijin artması şüphesiz çok anlamlıydı, ancak Karaca’nın yükselişini daha değerli kılan, toplumun tüm katmanlarının sevgi ve güvenini kazanmasıydı. Halil Karaca için en büyük mutluluklardan biri, şüphesiz halkın mamullerine ilgisi ve Gazi Mustafa Kemal gibi bir ismin sırtında ürettiği kazaklarından birini görmek olmalıydı.

II. Dünya Savaşı’ndan pek çok sektör gibi triko da etkilenmişti. En zoru ise iplik bulmaktı. Firmanın iplik olmadığında ortalama bir müşterinin talebini geri çevirmek zor değildi, ancak talep ordudan geldiğinde çaresiz Hayrettin Bey önce şehir şehir Anadolu’da iplik aradı, sonra da alınan siparişleri yaptıracak işçiler… Karaca ailesinin bu gayretleri Bandırma’ya katma değer de kazandırmıştı. 1944-1945 yıllarına ait kayıtlara göre, Karaca dışında Bandırma’da yedi çorapçı daha ortaya çıkmıştı. Ancak elbette bunlar içinde Halil Karaca’nın yeri ayrıydı. Bu devirde Bandırma’da –firma arşivinde resmi de görülen– Çorapçılar Caddesi’nde çorap, manifatura ve yün imalatı yapan “birinci derece tüccar” olarak sınıflandırılmıştı.

1948’de Halil Bey ve oğulları, Bandırma’dan tüm Türkiye’ye iş yapmanın zorluğunu göz önüne alarak şirketin İstanbul’a taşınmasına karar verdi. Bu yıl içinde bir ticaret yıllığında Halil Karaca ismi, İstanbul Marpuççular’da, Emiroğlu Han numara 22-36’da trikotaj fabrikası ve yine Marpuççular’da Emniyet Han’da tuhafiye ürünleri ithalatçısı olarak görülmektedir. 

1950 yılında 19633 sicil numaralı Halil Karaca bir sınıf daha atlayarak artık “birinci sınıf” değil, “fevkalade derece”li bir tüccar olmuştu. Bundan iki yıl sonra, farklı alanlarda da yatırımlar yaptı. Meyve ağacı olmayan Samanlı’da aldığı tarlayı meyve ağaçlarıyla donattı. Çok sonradan doğa dostu kişiliğini daha fazla ön plana çıkartıp, burayı Karaca Arboretumu’na dönüştürdü. Bilimsel faaliyetler yürüten bu tesis sayesinde 20’den fazla uluslararası kuruluşa üye oldu ve Uluslararası Dendroloji Cemiyeti’nin ikinci başkanlığını üstlendi. Bu yıllarda yaşlanan Halil Karaca işleri büyük ölçüde oğullarına devretmişti.

Yalova ve Bandırma’da camiler ve hastaneler yaptıran Halil Bey hem iş hem de cemiyet hayatının saygın bir ismi olarak 1956’da yaşamını kaybetti. Bunun üzerine hisseleri ve firmanın tüm hakları da %40 Hayrettin, %30 Fahrettin, %30 Nurettin olmak üzere Karaca kardeşlere devrolmuş oluyordu. Bu yıllar Karaca’nın uluslararası marka olma yolunda mücadelesinin başladığı yıllar oldu. Hayrettin Karaca 1956’da “H.K.K.” Hayrettin Karaca Kazakları markasını tescil ettirdi. Uzun uğraşlar neticesinde tüm ekibin hırsı ve çalışkanlığıyla 1961’de ilk kazaklar ve hırkalar Danimarka başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde satılmaya başladı. Karaca 1961’de kendi markasıyla ihraç edilen ilk Türk tekstil ürünü olarak Türk ticaret tarihine adını yazdırıyordu. Bu sayede markalaşmanın henüz gündemde olmadığı yıllarda Çift Geyik Karaca, Türkiye’de marka bilinirliliği en yüksek markalardan biri oldu. 1962’de Fahrettin Karaca’nın hisselerini ağabeyine devretmesiyle Hayrettin Bey’in yönetimdeki mülki ağırlığı da iyice arttı. 

Milliyet gazetesinin yapmış olduğu Atatürk Heykeli Kampanyası’na katkı sağlayanlar arasında “Hayrettin Karaca ve Kardeşleri Kollektif Şirketi Trikotaj Fabrikası Personel ve İşçileri” de bulunuyordu.

HHayrettin Karaca’nın en büyük arzularından biri de firmayı bir dünya markası haline getirmekti. 1960’ların sonu itibariyle bu hayalinde epeyce yol kat etmişti. Gazete ilanlarındaki, “5 Kıtada Satılan İlk Türk Sanayi Mamulü” ibaresi de bunun en açık ifadesiydi. 1967’de dönemin dev satış mağaza zinciri Macy’s beş yıldır ürünlerini satmakta olduğu Karaca’ya bir takdirname gönderdi. Aynı yıl firma, 60’lardan 90’lara kuşaklar boyu giyilen lambswool, angolaine, cashmerete türlerini tanıttı. Karaca artık Amerika’daki Icelanding Imports gibi satış ağlarına mümessillik veren bir marka ya da müessesenin tarihinin anlatıldığı bir yazı dizisinin başlığında dendiği gibi “Dünyaca Taklit Edilen Çift Geyik Karaca Triko” haline gelmişti. Elbette bu köklü firmanın kazancına ve devlete ödediği vergilere yansıdı. 1969 yılının vergi şampiyonları arasında Hayrettin Karaca üst sıralardaydı. 

70’li yıllarda Karaca markası işletme organizasyonu açısından bir dizi değişim geçirdi. 1972’de Nurettin Karaca hisselerini Hayrettin Karaca’ya devretti. 1973’te de “Çift Geyik Karaca” logo ve markası yeniden tescil edildi. 1974’te Karaca Holding kuruldu ve yönetimde profesyonel idarecilerin alanı genişletilerek firma daha kurumsal bir yapıya büründü. Hayrettin Karaca’nın oğlu Atay Karaca 1975’te babasıyla birlikte şirketi yönetmeye başladı ve genel müdür oldu. 1978’de ise perakende alanında mağazalaşmak için “Pertaş Şirketi” kuruldu. Bağdat Caddesi’deki mağaza gibi Anadolu yakasındaki başarılı mağazacılık örneklerinin sayısı da böylelikle arttırılacaktı. 

1982’de Karaca Holding bünyesinde Karaca Örme Sanayii ve Pertaş gibi şirketlerle faaliyetteydi. 1998 yılında Tekfen Holding bünyesine katılan Karaca, 2005 yılında Narin Group ailesine katılarak marka değerini artırmak üzere atılımlara girişti. Versace gibi dünya devlerinden tasarımcılar ve profesyoneller transfer edildi. Çift Geyik Karaca, 1993 yılından bugüne %100 Türk sermayesiyle triko üreten ve 1998’den beri Avrupa ve Ortadoğu’da birçok ülkeye ihracat yapan Narin Group bünyesinde çok kısa zamanda tekrar büyümeye başladı. 2000’li yıllarda yine çift geyikli logosuyla TOSS adlı yüksek kalitede daha spor çizgiler taşıyan yeni bir marka daha yaratıldı. 2015 yılı itibariyle tamamı seçkin alışveriş alanlarında olmak üzere mağaza sayısı yurtiçi yurtdışı toplam 120 mağazaya ulaştı. 

Soğuk kış günlerinde Türk halkının dostu olan Karaca toplumla her dönemde sıkı bir ilişki içerisinde oldu. 1992 yılında başlatılan kampanyayla 1965 öncesi Karaca ürünü olup da yapılacak defilede kullanılmak üzere firmaya gönderen yüz kişiye 500 bin TL’lik çek ve cumhuriyet altını verileceği duyuruldu. 1993 yılında ise firma, 2000 yılı Olimpiyat Oyunları’nın İstanbul’da yapılması için oluşturulan 2000 Olimpiyat Destek Programı’na üye oldu. Karaca’nın toplumsal duyarlılığı şüphesiz, 1995 yılı sonrası hayatını vakfettiği erozyonla mücadelesinden dolayı Hayrettin Karaca’dan mirastı. Ak saçlarıyla doğa duyarlılığı konusunda Türkiye’de büyük bir farkındalık yaratmayı başaran Hayrettin Bey, “Erozyon Dede” olarak tanınıyor. Babasından yadigâr Çift Geyik Karaca markası da kalitesiyle yarattığı güven sayesinde Türkiye’nin içini ısıtmaya devam ediyor.

İletişim Bilgileri

Cemal ulusoy cd. No:39 Yenibosna Bahçelievler/İstanbul

Tel: +90 212 495 07 77

karaca.com.tr

Bu sayfayı paylaşabilirsiniz