Hamamcıoğlu Müesseseleri

1880

Hamamcıoğlu Müesseseleri

Zaman Tüneli

1880
Hamamcıoğlu Müesseseleri
İlk logo
1920
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Rumca yürütülen ticaret muhaberatı için kullanılan daktilo
1940
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Zeki ve Nihat Hamamcıoğlu, Ruşen Sad (Fargo) ziyareti esnasında şirket üst yönetimi ile
1942
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Hamamcıoğlu Şirketler Ailesi'ne Deniz Toprak Ürünleri ekleniyor
1942
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Tahıl ihracatı yapan Hamamcıoğlu Müesseseleri'ne ait D.T.O. hisse senedi
1947
Hamamcıoğlu Müesseseleri
İthal edilen Plymouth marka arabaların gelişi
1947
Hamamcıoğlu Müesseseleri
İzmir bürosu
1949
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Ankara bürosu
1949
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Ankara bürosu vitrini
1950
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Adana bürosu
1952
Hamamcıoğlu Müesseseleri
İstanbul Otomobil Fuarı
1959
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Gazete ilanı
1960
Hamamcıoğlu Müesseseleri
Gazete ilanı

Asırlar boyunca Osmanlı’nın üzerinde uzandığı coğrafyaya yayılan Müslümanlar imparatorluğun son yüzyılı içinde birçok göç dalgasıyla anavatana döndü. Kimileri için Anadolu, kimileri için İstanbul yeni vatan oldu. Kırım’ın Bahçesaray şehrinden İstanbul’a gelen Hacı Tahir Bey ve ailesi de bu milyonlarca muhacir arasındaydı. Tahir Bey, göçün de yeniden bir hayat sahası bulmanın da tüm güçlüklerini yaşadı. Geldiği ilk günlerden itibaren kendini İstanbul’un canlı ticaret hayatı içinde buldu, ancak bu sofrada bir yer açmak hiç kolay değildi. İlk geldiği günlerde zahire ticareti yaptıktan sonra 1859’da Langa Kapısı ya da diğer adıyla Yeni Kapı’da tütün ticaretine başladı. Ailesinin nafakasını çıkarmak için giriştiği bu iş çevrede büyük olasılıkla benzer işler yapan bazı tüccarları rahatsız etmişti. Yaptığı şikâyetler üzerine Şehremaneti –günümüzün belediyesi– durumlarında gayri hukuki bir şey yok ise Tahir Bey ve muhacirlerin mağdur olmamaları için işlerine mani olunmamasını, onlara yardımcı olunmasını emretti.

İş hayatında huzur bulamadığı gibi, ikamet ettiği Zekeriyaköy’de de tatsızlıklar Tahir Bey’in peşini bırakmadı. Ailesinin sonraki kuşaklarındaki temsilcilerinin anlatılarına göre bölgedeki bazı çeteler evlerine saldırınca çareyi Sarıyer’e yerleşmekte buldular. Yeni ikametgâhlarına yerleşirken zahire ticareti yaptıkları işyerlerini de Unkapanı’na taşıdılar. Hayatlarındaki bu yeniliklere bir de Tahir Bey’in oğlu Ali Nuri’nin tarihi Sarıyer Hamamı’nın sahibinin kızıyla yaptığı evlilik eklendi. Ali Nuri Bey’in kayınpederinin mesleği, aileye gelecekte kullanacakları soyadını ve bir asır boyunca saygı uyandıran bir ticari unvanı miras bıraktı.

1880’ler Hacı Tahir Bey’in yolundan giden ve her geçen yıl Osmanlı’nın ihtiyaç duyduğu bir girişimciye dönüşen Ali Nuri Bey’in ilk atılımlarına sahne oldu. Unkapanı civarında zahire ticareti yapmaya başlayan Ali Nuri Bey, Hamamcıoğlu Müesseseleri Ticaret Türk A.Ş.’nin ilk merkezini İstanbul Eminönü Tütüngümrük Limon Han’da şahıs firması olarak kurdu. 1885’te Ali Nuri Bey’in oğlu Nuri Ali Bey de müesseseye katıldı. Bu tarihte, ticaret kayıtları, Cambazhane Caddesi’nde No. 36’da yağ ve pirinç işi yapan “Ali (H.)” adlı birine işaret etmektedir. Bu kuruluşun Hamamcıoğlu ailesinin bir parçası olup olmadığı yeterince açık değilse de, aynı ticaret rehberinin 1896-1897 kayıtlarında “Hamamcızade Ali”nin Osman Efendi Han No. 85’te tüccar olarak faaliyet gösterdiği açıktır. Bu yıldan itibaren firma aynı han içerisinde birkaç kez yer değiştirdi ve 1898’de No. 75, 1901’de No. 3, 1909’da No. 9’da faaliyetlerini sürdürdü.

1910’lardan itibaren Hamamcızadeler ya da bugün bilinen adıyla Hamamcıoğlu Müesseseleri takip edilmesi güç bir hızla farklı işkolları ve merkezlerde faaliyet göstermeye başladı. 1911 yılına ait bir balıkhane makbuzu ailenin deniz mahsullerine ilgisini ortaya koyar. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki bir belgede 1914 Ağustos’unda Gemlik ve Kurşunlu’daki Hamamcızade Ali Bey’e ait depodaki zeytinlerin muhafaza edilmesinin emredilmesine bakılırsa gıda sektöründe şirketin ilgilendiği ürün yelpazesi daha bu yıllarda hayli geniştir. 1923’te ise “Hamamcı Zade Nuri Ali”nin işkolu, yine Osman Efendi Han’da olmak üzere “balık vesaire” şeklinde tarif edilmiştir.

1920’lerde Ali Nuri Beyin torunu Mehmet Zeki Bey firmada gıdayla ilgili işleri üstlenirken, kendisi de 1927’de “Ali Nuri ve Şeriki” adıyla Galata’da Voyvoda Caddesi Agopyan Han’da yazı makineleri ve benzeri ürünler satmaya başlamıştı. Ancak özellikle deniz mahsulleri satışı bu yıllarda başta Romanya olmak üzere neredeyse tüm Avrupa’yı sardı. Macaristan, Yunanistan, Bulgaristan, İtalya, Fransa, İsviçre, hatta Japonya gibi pek çok ülkeyle Hamamcızade adı altında farklı ortaklıklarla işler yürütülüyordu. Bunlardan biri de Romanya’nın Köstence şehrinde 1926’da faal durumda olan “Hamamdji Zade M. Zeky ile 1942 arasında Kızıl ordu birliklerinin Romanya’ya işgaline kadar D. Psaltidi” şirketiydi.

1929’da yabancı kayıtlarda “Ali Nuri & Co.” gibi adlarla karşılaşılan şirket aynı yıl içinde Osman Efendi Han’da balık tuzlayıcısı olarak not edilmişti. Şirketin faaliyet alanıyla ilgili tarifler muhtelifti: Ali Nuri ve Şeriki, makine taciri, 1930’da Galata’da Agopyan Han’da “komisyoncu” (commissionnaire)… Aynı tarihte aynı işi yapan “Nuri ve Şürekası” isimli bir firma da Balıkpazarı Helvacı Sokak No. 18’de faaliyet gösteriyordu. Bu tarihte Hamamcızade Nuri Ali Bey’in ayrıca Unkapanı Caddesi No. 62’de değirmencilik (minoterie) yaptığı da bilinmektedir. Değirmen 1928’de de faaliyetteydi ve adı “Cibali Halk Değirmeni”ydi.

Şirket yıllarca İstanbul Boğazı’nın Avrupa kıyısında Garipçe’den Sarıyer İskelesine kadar dalyanların sahibi ve Karadeniz ucundan yaklaşık Ortaköy’e kadar çekilen dalyanların en büyük müşterisi, Marmaracık, Akhisar Gölü, Manyas Gölü gibi pek çok sahanın da başlıca su ürünleri üreticisi konumundaydı. 1933-1934’te zeytin, zeytinyağı, susam, tuzlu ve taze balık, balık yumurtası, sabunve hardal tohumu ihracatı uzmanlık alanları haline gelmişti. Gıda alanında birçok sektöre hayat veren müessese Balıkçılar Cemiyeti’ne düzenli olarak katkılar yapmayı sürdürmenin yanında, genç Cumhuriyet’in yeni kuruluşlarından İş Bankası’na da mevduatlarının bir kısmını burada değerlendirerek destek oldu. 1940 yılında askerler yararına yapılan bir yardım kampanyasında da, 1941 yılında Hava Kurumu yararına toplanan bağışlarda da Nuri Hamamcıoğlu yardımseverler listesindeydi; ancak ne yaptığı yardımlar ne de ödediği vergiler savaş yıllarının ağır iktisadi uygulamalarından muaf olmasını sağlayabildi. 1943 yılında Hamamcıoğlu Şirketleri hatırı sayılır miktarda Varlık Vergisi ödeyen kuruluşlar arasında yer aldı.

1942 yılında Nuri Ali Hamamcıoğlu, vefatından az evvel ticaret siciline 333 numarayla kayıtlı bulunan müesseseyi anonim şirkete dönüştürdü ve işleri oğlu Zeki Hamamcıoğlu’na devretti. II. Dünya Savaşı, Hamamcıoğlu’nun aktif ticaret yaptığı özellikle Doğu Avrupa ülkelerini kökten sarsınca buralardaki şube ve şirketler bir bir kapanmaya başladı. Bu dönem şirketin de kabuk değiştirmesine yol açtı. Önce Bakanlar Kurulu kararıyla firma ismine “Türk” ibaresi eklendi ve yeni unvan Hamamcıoğlu Müesseseleri Türk A.Ş. oldu. 1942’de ise bu şirketler ailesine “Deniz Toprak Ürünleri T.A.Ş.” eklendi. Eski dostlar yabancılık çekmesin diye tanıtımda unvanın altına “Eski Nuri Ali Hamamcıoğlu Müessesesi” ibaresi de ilave edilmişti. Ülkedeki az sayıda anonim şirketten biri olarak 500.000 TL sermayeyle kurulan şirketin bu sermayesi hatırı sayılır bir miktara karşılık geliyordu ve dönemin diğer anonim şirketlerininkiyle kıyaslandığında pek çoğundan yüksekti. Firmanın ithalat, ihracat ve dâhili ticaret yapmakta, 20649 numaralı telefonu kullanmakta olduğu ticaret rehberine verdiği yarım sayfalık ilandan anlaşılmaktadır. Aynı kaynağa göre Ali Nuri ve Şeriki adlı firma Galata Çınar Han Kat 3’te komisyoncu ve ticari mümessil olarak iş yapıyordu.

1945’te Deniz Toprak Ürünleri Türkiye’nin en büyük tahıl ihracatını gerçekleştiren firma olmuştu; ancak savaş sonrası yıllar Zeki Bey’i daha teknik bir sahaya yönlendirdi. 1946’da şirket, Taksim Meydanı’nda Kristal Gazinosu altında Konti-Oto Ltd. Şirketi adı altında Chrysler ve Plymouth otomobilleri, Beech Aircraft Fotogrametri ve Eğitim uçakları , Federal kamyonları, Mopar, Cummins Diesel motorları, Brunswick Lastikleri Türkiye distribütörü olarak faaliyet göstermeye başladı. Aynı yıllarda Limon Han’da bulunan yazıhane kapandıysa da ilerleyen dönemde Ankara, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerde açtığı şubelerle iç piyasaya hâkim olmaya çalışan şirketin sattığı teknik ürünler arasında basınçlı hava ekipmanları, inşaat ve maden makineleri, jeneratörler, hafriyat makineleri, yol inşaatı makineleri, kamyonlar, çekiciler sayılabilir. İthal edilen tüm araç ve ekipmanlarla ilgili olarak, müşterilere yurt çapında “Motör Bakım Türk Limited Şirketi” vasıtasıyla teknik bakım/onarım servisi ve yedek parça desteği sağlanmaktaydı.

Firmanın reklamları da çok geçmeden gazete sayfalarını kaplamaya başladı. “Beş kilo çamaşırı on dakikada kar beyaz yapan” Viktoria marka çamaşır makinelerinden “son derece dayanıklı ve iktisadi” Federal kamyonlarına, Brunswick lastiklerinden Cummins dizel motorlarına kadar bu yıllarda bulunması en güç ticari ürünler satış listesinde yer aldı. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası tarafından şirketlerin sermayelerine göre yapılan beş kategorilik sınıflandırmada 200.000 TL üzerindeki firmalarla birlikte Hamamcıoğlu “fevkalade” grubundaydı.

Zeki Hamamcıoğlu şirketi yeğeni Nihat Hamamcıoğlu’na devrettiğinde yıl 1953’tü. Taksim’deki mağazanın Menderes istimlakleriyle yıkılması üzerine firma Şişli Büyükdere Caddesi’ne taşındı ve aynı yıl Türkiye 1. Otomobil Mukavemet Yarışları’nın sponsorlarından biri oldu. Simca kamyonetleri gibi yeni markaların kataloğa eklenmesinin yanı sıra Hamamcıoğlu açısından en heyecan verici gelişmelerden biri 1959 yılında yaşandı. Tuzla’da 200.000 metrekare kapalı alanda birçok yerli kuruluş ortaklığında kurulan Federal Türk Kamyon Fabrikası’nda yerli üretime geçilecekti. Cummins ve Continental motorlu kamyonlardan bu yıl içerisinde bin adet üretilmesi planlandı.

1961 yılında Türkiye için çok yeni bir hamle daha başlatılarak Klippan emniyet kemerleri müşterilere sunuldu. Hamamcıoğlu bu yıllarda iş makinelerinden kara taşıtlarına, deniz taşıtlarından uçağa varıncaya kadar neredeyse motorla çalışan her türlü araç için başvurulacak adreslerden biriydi. 1970’te Münir Hamamcıoğlu babaları Nihat Hamamcıoğlu’nun yanında ailenin bayrak yarışına katıldılar. 1973’te Zeki Hamamcıoğlu’nun vefatıyla sarsılan aile, 1981 yılında HAMAK (Hamamcıoğlu Makine Sanayi ve Ticaret AŞ) adıyla kurulan şirketle jeneratör üretimine geçti. Şişli’de çalışma, servis ve imalat imkânlarının zorluğu neticesinde 1991’de temeli atılan Orhanlı tesislerinin inşaatı başladı. 1994’te şirket bugünkü Orhanlı-Tuzla TEM otoyolu üstündeki modern tesislerine taşındı.

Hamamcıoğlu, kuşaklar boyunca aktarılan ticaret geleneğini 150 yıla vardırmanın ötesinde yetiştirdiği teknik eleman, ortaya çıkardığı bilgi birikimi ve birçok sektöre verdiği enerjiyle geçmişten günümüze Türkiye’nin önemli kuruluşları arasındadır. Aile ayrıca Splendid Otel ve Sarıyer’de Sarıyer Hamamı Hünkâr Suyu ve Mesire Yeri’ne ata yadigârı olarak sahiptir.

İletişim Bilgileri

Orhanlı Mah. İrfan Cad. No.19 34956 Tuzla/İstanbul
Tel:+90 216 394 32 10
http://www.hamamcioglu.com

Bu sayfayı paylaşabilirsiniz